14 Şubat 2011 Pazartesi

Sevgililer

    Aşkın ömrü 3 yıldır. Aşkın ömrü evde uzar, aslında aşk da yok , Aşk gidiyorum demez ve daha yüzlercesi var aşkı anlatan kitapların. Herkesin kendine göre bir aşk tanımı var.   "Aşk henüz yakından tanımadığınız sadece  fiziksel özelliklerini beğendiğiniz kişiye hayalinizdeki mükemmel kişilik özelliklerini giydirdiğinizde oluşan duygudur." demişti.Duygu Asena
 Çok kolaydır aslında bu duyguya kapılmak.  Kafamızda mükemmel insan nedir? sorusuna hazır bir cevap vardır mutlaka, eh birde aradığınız fiziksel özelliklere sahip biriyse karşınıza çıkan, hemen ikisini birleştirir ve sonucu aşk olan bu muhteşem duyguya kapılıveririz sonra zamanla tanıdıkça,  hiç de hayal ettiğimiz gibi olmadığını görmeye başladıkça kalp atışları normale dönmeye, ayna karşısında geçen zaman azalmaya, ayaklarınız yere değmeye kısaca tüm fiziksel ve duygusal tepkilerimiz normale dönmeye  başlar ama bu noktaya gelene kadar yaşanan şey, inkar edilemeyecek kadar güzel bir duygudur. Aşkın halleri var, aşkın yaşı var, aşık olmamızı kolaylaştıran faktörler olduğu gibi aşkı  zorlaştıran hatta bazen imkansız kılan  şartlarda var. Thomas More'ın Ütopya'sında yaşanır ancak kitaplarda anlatılan zamansız, mekansız,  yaşı başı  olmayan aşklar. Üstelik orada aşklar sona da ermez sonsuz olur , çünkü kimse kimseyi değiştirmeye kalkmaz Ütopya'da. İnsanlar birbirlerini oldukları gibi kabul etmeye meyillidir herhalde orada. Bir hayal ülkesidir Ütopya.
   Gerçi hiç bitmeyen aşk nasıl olur diye düşününce,  dayanmaz galiba diyorum  kalbi insanın o kadar telaşe, heyecana, sürekli bulutların üzerinde gezmek kolaymı, hiç durmadan şarkı şiir yazamaz bir yerlerde tükenir yaratıcılığı gerçekten insanın, sürekli hayallere dalacak kadar kimin boş vakti varki, sağa sola sevdiğimizin ismini kazımak komik olmazmı? çok ütopik olur sonsuz aşk. Yaşadığımız dünyanın dengelerine ayak uyduramayacak kadar korunmasız ve saf bir aşk olur. Sanırım onlu yaşlarda yaşadığımız o ilk aşklar biraz yakındır ütopik aşka.
Genede sonucu ne olursa olsun, ne kadar sürerse sürsün, herkes gönüllüdür çıkmaya aşkı bulmanın yolculuğuna. Şanslıysak hiç değilse bir kere çıkarız o yolculuğa, kimi geri döner yitirilmiş ümitlerle kimide, devam eder yola elinde kalanlarla. Yola devam edenler şanslı bence hele biten aşktan geriye kalan sevgiyse eğer... heyecanlar bittiğinde de sevgiyle bakabiliyorsak birbirimize, gerçekten şans bu işte.  Birde  hani o tarifi olmayan ancak yaşanırsa anlaşılan analık babalık duygusunu katmışsak işin içine bambaşka olur bu yolculuk. Başka sevdalar yaşanır bu süreçte dilinizdeki romantik şarkılar yerini ninnilere bırakır, başlarsınız koşmaya. Yol boyunca gördükleri her görüntü unutulmaz olsun, canları acımasın, hep mutlu olsunlar, tatsız şeyler çıkmasın yollarına diye hep daha önden koşmanız gerekir. 
   Bir başkasını kendinden çok sevmek, o'nun hayatında acıyı ve mutluluğu yaşamak.... Sevginin gücünü, sağlamlığını ve derinliğini öğrenmek.... birisini bu kadar yürekten sevmek nasıl bir şey bunu ancak çocuklarımı severek öğrendim. Aşkın en yalın hali bu, karşılıksız koşulsuz sevmek...
                  En küçük aşkım sevgililer günü hediyesi olarak meyveli yoğurt aldı bana:)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder